11 Haziran 2016 Cumartesi

#YorgunKelebek #DirenKelebek



                Yoruldum... Ne hissettiğimi bile bilmemekten de yoruldum, insanlardan da yoruldum, kendimden de yoruldum. Size de oluyor mu? Hani böyle bazen içinizi bir kasvet kaplar ne yapacağınızı bilemezsiniz, kimseye anlatamazsınız, anlatsanız bile sizi anlamayacaklarını düşünürsünüz ve çareyi susmakta bulursunuz. Lanetli gibi içinizdeki o hissin gitmesini beklersiniz. Yeri gelir gülersiniz, kahkaha bile atarsınız, dışardan her şey normal görünür. Siz sizsinizdir işte. Ama öyle değil işte. O işler öyle olmuyor. Diyemezsiniz. 
        
                     Ne yapmak istediğimi bildiğimi sanıyorum, kararlar alıyorum, planlar yapıyorum aklımca hayatımı düzene sokmak için. Ama bilin bakalım ne oluyor? Olmuyor. 

                   Çevremdeki bazı insanların aptalca davranışları da gittikçe sinirlerimi bozuyor. Ellerindekinin kıymetini bilmeyen, bencil insanlar. Bilmeden o kadar çok kırıp incitiyorlarki, çünkü tanımıyorlar beni -tam olarak tanımıyorlar- çünkü eskiden daha çok gülerdim, daha pozitiftim. Sahi ne oldu o eski kelebeğe acaba? Uzaktan bakıldığında soğuk görünüyormuşum bunu sonradan beni tanıyıp, beni seven, çok iyi arkadaş olduğum insanlar söylediler. Çok şaşırdım önce ama sonra sadece sevdiğim insanların içinde o neşeli, düşünceli kız olduğumu fark ettim. O yüzden birçok insanın sadece beni "tanıdıklarını düşünmeleri" beni şaşırtmamaya başladı. Onlar sadece benim izin verdiğim kadar tanıyabilirler çünkü. 

                 "Sen niye bu kadar çok ağlak oldun yaa, niye sürekli bir şeylerden şikayet edip duruyorsuun, ama yeter yaaanii" diye bir cümle kurdular bana söyleyen kişiyi pek önemsemediğimi düşünsemde bu cümle canımı yaktı sanki. Ağlak olmamdan kastı canımı sıkan konular hakkında dert yakınmamdı. İnsanlar böyleydi işte kendi önemsemedikleri konular başka insanlar için önemli olsa da sıkıntı değildi. 
  
                   İçimde bir öküz var sevgili arkadaşlar, öyle bir heybetiyle çöktü ki kalmaya niyeti yok gibi. Bu lanet sınav yılı bitse de kurtulsam derken yine lanetli dilim sayesinde bitmeyecekmiş gibi duruyor. Kime anlatsam anlamayacaktı, ama gözlerimin dolduğu gibi kalbim de doldu, beynim de doldu dayanamadım yine burda buldum kendimi. İyi ki açmışım diyorum. Şizofren değilim çok şükür, pek fazla blogla ilgilenemedim, sesimi duyurmadım -duyurmak da istemedim zaten- yani biliyorum burda beni duyan gören pek kimse yok ama olsun iyi hissettiyor ve böylece blog benim içim amacına ulaşmış oluyor zaten. 

                  Her neyse umarım etrafınızda siz konuşmasınız da sizi anlayabilecek insanlar olur ve hislerinizi anlatmasanız bile sizinle derdi bile seve seve paylaşabilirler. Emin olun o zaman bu kadar dolmaz kalbinizin içi. Denendi, onaylandı.

                          Dipçe : Hayırlı Ramazanlar. 

              

24 Aralık 2015 Perşembe

#GününŞarkısı



Sezen Aksu'yu çok sevdiğimi daha önce söylemiştim. Bu kez sadece Sezen'i sevdiğim için seçmedim bu şarkıyı. İçime işledi artık galiba. "Ah İstanbul...." Bu gece fazla canım yanıyor. Yine bir yerlere haykırmam lazımdı bunu. Canım blog'um yine imdadıma yetişti. Blog mesafeli bir kelime gibi geliyor çünkü artık burayı günlük gibi kullanıyorum :))
Neyse başka bir yazımda dertleşelim. Şimdi sadece Sezen Aksu dinleyelim bence.



18 Kasım 2015 Çarşamba

Hastayım, Yorgunum, Sınav Öğrencisiyim !


                  Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Çok uzun bir yazı yazmayı düşünmesemde yine de buraya yazmayı seviyorum.

                  Birkaç gündür çok fena hastayım, kendimi hiç iyi hissetmiyorum ama üzerime 3 kat hırka giyip Tarih yazılısına girecek kadar da vefakar bir öğrenci olmamla da gurur duyduğumu belirtmek isterim :))) Yazılılarım ufaktan başladı sayılır. Seçmeli derslerimizin yazılılarını oluyoruz, diğer haftada normal yazılılarım başlayacak.

                   Kendimi çok yorgun hissediyorum, sanki bu ben değilim, bu bünye bana ait değil. Ben bu kadar güçsüz değildim diyorum. En basitinden ben bu kadar kolay hasta olmazdım :(( "İnsanın ruhu hasta olmadan vücudu hasta olmazmış" mı derlerdi? Hasta olduğumu gören herkes bana buna benzer şeyler söyledi de çünkü. Herkes her ne olursa olsun, içinde ne yaşarsa yaşasın dışarıya karşı sürekli gülen bir kelebek görmeye alışmış. Bu bitmiş hallerim onlara tuhaf geliyor. Ama belki biraz ruhum da hasta olabilir, yani biraz... Bu konuya ayrı bir yazı yazmam gerekir ama şu an aşırı derecede üşeniyorum :)) Bu konu ile ilgili sadece şunu söyleyebilirim bende artık mutlu olmak istiyorum, bende artık sevilmek istiyorum, bende artık "yoruldum, gücüm bitti" dediğim an birisinin elimden tutup "yalnız değilsin" demesini istiyorum... Ohooo ben ne kadar da çok şey istiyormuşum ya, ne münasebet kelebek ne hakla ama değil mi? Neyse bakalım daha fazla bu konu ile ilgili konuşmak istemiyorum, bana bir dokunan bin ah işitiyor zaten :))

                   Galiba şimdilik bu kadar, yazılı çalışmaya devam etmem gerekiyor da biraz :))) Tüm öğrenci arkadaşlara sabır diliyorum....
 
             

10 Ekim 2015 Cumartesi

#GününŞarkısı


               10. ayın 10. günündeyiz. Bugün Feridun Düzağaç'ın doğum günü, iyi ki doğmuş ^.^ Bugünün şarkısı haliyle Feridun Düzağaç'tan olacak ve tabi ki "F.D" olacak :D
           "10. ayın 10. günü saat 10 buçukta yanmış mumum,
            35 yıl olmuş ihtiyar bir çocuktur güzel ruhum..."
           

5 Ekim 2015 Pazartesi

#GününŞarkısı

   

            Bugünün tarihi 05/10/15 :D Hayatımda özel bir gün değil ama tarihe bakınca çok tatlı bir tarih gibi geldi ya, galiba sayıların cazibesi bu olsa gerek :D Aman Allah'ım galiba hayatımda ilk kez "sayıların cazibesi" cümlesini kullandım, sayıları ve matematiği pek sevmem ama neyse... Ekim ayının güzelliği diyerek konuyu kapatıyorum :D Uzun zamandır "Günün Şarkısı" nı seçmiyordum. Bugünün şarkısı Athena'dan Ben Böyleyim olsun o zaman :D  

           NOT: Önce kendinizi sevin, gerçekten sevin ve bir birey olarak ne kadar değerli olduğunuzun farkına varın. Hiç kimse sevmese bile siz sevin kendinizi, şu hayatta herkes sizden vazgeçse bile siz kendinizden hiç vazgeçmeyin. Vicdanınızı huzursuz edecek davranışlardan ve insanlardan elinizden geldiğince uzak durmaya çalışın. Ve gönül rahatlığıyla "Ben Böyleyim" diyebilin. Hatalarımla, yanlışlarımla, eksiklerimle ben benim, ben böyleyim...



   



      

1 Ekim 2015 Perşembe

Hoşgeldin Ekim :D


            Bugün 1 Ekim 2015, Perşembe. Ekim ayına girmiş bulunuyoruz. Normalde her ne kadar bahar ve yaz aylarını sevsemde Ekim'in yeri bende başka ; çünkü doğum günüm 15 Ekim :D Evet evet Terazi burcuyum :D Doğum tarihimi de burcumu da çok seviyorum. Perşembe günü doğmuşum, bu yılda Perşembe gününe denk geliyor doğum günüm. Amcam askerdeyken günlük gibi bir defter tutarmış, doğum haberimi alınca oraya tarihi yazıp kısa bir yazı yazmış. Yıllar sonra o defteri bulup o yazıyı okuduğumda çok duygulanmıştım. Ufak detaylarla, küçük şeylerle mutlu olabilirim. Hayat böyle de güzel.
    

    
             Sonbahar aylarında kimi insanlar Eylül'ü daha çok sever, şiirlere konu olan şu meşhur Eylül'ü. Kimileri en çok kışı sever. Yağmuru, karı, soğuğu, rüzgarı... İşte bende sonbahar aylarından en çok Ekim'i severim :D Ekim'de hava ne tam sıcak ne tam soğuktur.  Böyle bir güzeldir hava, ben severim. Bu ayın başka bir önemi daha var ama burda şimdi anlatmayacağım.  Belki başka bir zaman anlatırım. Bu konu ile ilgili söyleyeceğim tek şey  "Beni bu güzel havalar mahvetti..."

         Bu arada okul açıldı, hatta ilk haftası bitti sayılır. Bir hafta bir ay gibi geldi, tabi bünye tatil moduna alışınca... Sınıfım, 12. sınıf olmama rağmen en üst katta, kantin deseniz zemin katta....... Diyecek bir şey bulamıyorum. En basitinden bir kahve alıp gelmek istesem tenefüs yetmiyor. Sınıftan temel liseye geçen çok kişi olmuş, başka okuldan yeni gelen 4 kişi olmuş sınıfımıza ama hala kontenjanımız var, 6 kişi daha gelebilir. Sadece 2'sini sevebildim diğerleri kusura bakmasın. Sınıfta bu sene bir tuhaf geliyor. İlk kez yalnızlık bu kadar çok hissettirdi kendi okulda. Okul bu yıl benim için bomboş sanki. Sevdiğim arkadaşlarım gittiler. En yakınım, dostum, kardeşim dediğim insanlar gittiler. (Biri hariç, iyi ki var, o olmasa ne yapardım bilmiyorum.) Çok özlüyorum bizimkileri ya, en kısa zamanda onlara bir isim bulmam gerek buraya yazabilmem için yoksa böyle olmuyor. Onları da anlatmak istiyorum. Eğer bu bir kelebeğin hikayesi ise onlar olmadan tam bir hikaye olmaz.

           Bugün konuşurken fark ettim de blog açacağımı söylemiştim bizim kızlara ama yazmaya başladığımı söylememişim, çok tuhaf geldi. Hani derler ya "iki kişinin bildiği sır değildir" diye meğer bugüne kadar sırmış burası. Bu bloga gün gelecek çok güzel anılarımı yazacağım, inat ettim. Bu hayatta benim için güzel şeyler de olacak, olmak zorunda.

                   



         

25 Eylül 2015 Cuma

Bir Bayramı Daha Geride Bıraktık :D



           Bayramın 2. gününün sonuna geldik. Benim için bayram bitmiştir, akraba ziyaretleri yapıldı, eller öpüldü, misafirler ağırlandı, herkesin bol köpüklü Türk kahvesi yapıldı, en gereksiz muhabbetlere bile göz yumuldu, hiç kimsenin kalbi kırılmadı, gerekli vazifeler yerine getirildi, harçlık al... Harçlık? Alınamadı :(( Öğrenci insanım harçlık tabii beklerim ama neredee.. Hüsran yaşadım bu bayram resmen. Neyse bu harçlık konusunu kapatıyorum, üniversite kazanınca görüşeceğim zaten hepsiyle :D Şaka bir yana bu bayramda kazasız belasız bitti. Evimdeyim, yatağıma, televizyonuma, kumandama kavuştum. Ve tabi test kitaplarıma da..... Tamamen evcimen bir insanım, "evim evim güzel evim" felsefesi candır. Yahu insan televizyonunun kumandasını, üçlü koltuğunu bu kadar özler mi demeyin çılgınlar gibi özlenir :D

          Ben pek bayramları sevemiyorum artık. Sevemiyorum derken bayramlarda oluşan o güzel ortamı, paylaşımı, topluca yenilen yemekleri, içten yapılan ziyaretleri seviyorum, öyle büyüdüm çünkü ben. Kalabalık bir ailenin içinde, her bayram sabahı anneanne evinde bayram namazı öncesi dayılarla teyzelerle yapılan kahvaltılarla büyüdüm. Çocukluğumdan kalan bazı anılardan, insanların davranışlarından, şahit olduğum ikiyüzlülüklerden dolayı artık heyecanlanamıyorum bayram geliyor, aman ne güzel bir sürü insan göreceğim diye. Etrafta bir sürü bencil, çıkarcı, ikiyüzlü, işine geldiği gibi davranan, egoist insan göreceğim diye sevinemem doğrusu. Çünkü herkesin hayatında muhakkak var böyle insanlar. Ve büyüdükçe, kendi karakterini oturttuktan sonra daha net görüyor insan her şeyi, farkına varıp ayırt edebiliyor. O yüzden dedim az önce "hiç kimsenin kalbi kırılmadı" diye, bu görevimi de çok şükür bu bayramda yerine getirdim. Kazasız belasız bu bayramda bitti şükürler olsun, en önemlisi bu.

           Daha önceden söylediğim gibi oldu bayramda beni gören herkes "nasılsın?" sorusundan sonra "okul nasıl gidiyor, sınavın var değil mi, ders çalışmaya başladın değil mi, hangi bölümü istiyorsun, nereyi istiyorsun?" sorularının hepsini itina ile sordular. Bu bayram beni sinir eden nokta herkesin kafasına göre yorum yapıp, kendi fikirlerini en doğrusuymuş gibi aktarmaya çalışmaları oldu. Yahu daha hayatımda ilk kez gördüğüm insan bile gelmiş bana akıl veriyor, sıkı sıkı tembihliyor "sakın oraya gitme, benim dediğim yere git" diye. Oldu canım başka bir isteğin? Gerçekten bazen "az insan çok huzur" cümlesini iliklerime kadar hissediyorum. Tabii hiç kimsenin kalbini kırmaya değmez, "hı hı tamam düşünürüm" deyip geçiştiriyorum. Ama yani ayıp insan hiç mi iç açıcı, güzel şeyler söylemez, motive etmez. Bazı insanlar heves kırmak için itina gösteriyor resmen. Neyse daha fazla sinirlerimi bozmaya niyetli değilim.

              İyisiyle, kötüsüyle bir bayramı daha bitirdik. Ailemle birlikteydim bundan güzeli yok. Sevdiğim, değer verdiğim ve saygı duyduğum insanlar haricinde kalan kişileri umursamamayı öğrendim. Elimden geldiği kadar deniyorum. Yoksa erken yaşta göçerim ben bu dünyadan :D

           Kendimizi rahat hissetmediğimiz yerlerde bulunmak yerine keşke imkanlarımız uygun olsa da huzurevlerini, mezarlıkları, şehitlikleri ziyaret edebilseydik. Keşke en yakınımızdaki şehit ailelerini bu bayram yalnız bırakmasaydık, yardıma muhtaç insanlara  daha fazla el uzatabilseydik, çocukları daha fazla mutlu etseydik... İlerde kendi düzenimi oturtumca bunları yapmayı çok istiyorum gerçekten. İmkanı olan vicdan sahibi insanlar bu faaliyetleri göz ardı etmesinler. Evet belki Kurban Bayramı'nda telaş daha fazla oluyor, iş güç daha fazla oluyor doğrudur ama hiç değilse Ramazan Bayram'ında 1-2 saat ayırılabilir bence. Bayramlar bunun için vardır bence. Toplumu toplum yapan değerler vardır, sahip çıkılası güzel yönleri vardır. Bu kelebek herkese iyi bayramlar dilerrr :D Sağlıkla, huzurla, mutlulukla geçen güzel bir bayram geçirmeniz dileğiyle; hep beraber, birlik beraberlik ve huzur içinde geçireceğimiz güzel bayramlara....